21 Aralık 2013 Cumartesi
Doğal Öğretim Yöntemleri, ATAUM
Ankara da Ankara Üniversitesi ne bağlı ATAUM ( Avrupa Topluluğu Araştırma Uygulama Merkezi ) de Prof. Dr İbrahim Diken hocanın doğal öğretim yöntemleri ile ilgili bir seminer vardı.
Seminerin afişinde çocuğunuza evde, yemek yerken, okulda, parkta kısacası uyanıkken her an eğitim verebilirsiniz diye yazıyordu.
Eşimde oğluşa bakabileceğini söyleyince gitmek farz oldu. Giderkende güzel not al bloğunada yazarsın dedi :) O yüzden baya bi not aldım belki uzun bi yazı olabilir şimdiden diyim ama gitmiş kadar olabilirsiniz :)
. çocuğumuza vereceğimiz girdilerin hepsi ANLAMLI, UYGUN ve DOĞAL olmalı tüm bunları doğru yapabilirsek doğal öğrenimi sağlayabilirmişiz.
. Çocuğumuzun gün içinde yaptıklarını anlamlandırmalıyız.
-Bak oğlum su içiyor. Şimdi oturuyoruz gibi yaptığı eylemlere anlam vermeliyiz.
. Çocuğumuz bir şey dediğinde onu nasıl dediğine değilde ne söylemek istediğine odaklanmalıyız. Söylediği şeyi düzeltmek onu tekrarlamamasına neden olabiir.
. Tabiki çocukla kaliteli vakit geçirme olayınada değindiler. Fiziksel olarak çocuğun yanında olmanın hiç bir anlamı yokmuş.
. Çocuğun yetersizliklerine odaklanıp onu yaptırmaya çalışmak (devamlı ) yanlış bir davranış şekliymiş.
. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için işiten, duyan ve yanıt veren ebeveynler olmalıyız.
. Çocuğa sunacağımız dilsel girdiler ve diğer girdiler mümkün olduğunca çocuğun bulunduğu seviyenin maksimum 1 üst seviyesi kadar girdi olmalıymış.
. Yaptığımız tüm eğitici çalışmalarda çocuk kesinlikle eğlenmeli.
. Çocuğun istemediği bir aktiviteyi çalışmak bize hiç bir şey kazandırmaz. Çocuğun dünyasına girip ilgisini bulup ona göre aktivite sunmalıyız.
. çocuk sıkılmamalı çünkü canlı etkileşim fırsat doğurur
. Ortamdaki tüm araç gereçler çocuğa göre olmalı.
. Oyunlarda çocuğun liderliği olmalı. O belirleyici olmalı öğretmek istediğimiz şeyleri anca böyle çocuğa empoze edebilirmişiz.
. Çocuklarımıza seçenekler sunmalıyız ama seçenek bombardımanınada sokmamalıyız.
. Mümkün olduğunda çocuğa bir rutin oluşturmalıyız bu rutin çocuğa öğrenme fırsatı verir. Öğrenimi bu rutin içine yerleştirmeliyiz.
. Kesinlikle çocuğa sistematik bir eğitim sunulmalı her şey doğal olmalı. (mesela sarı rengimi öğretiyoruz kartlarla falan bu sarı diye değilde aa kazağın sarıymış. Muz sarı falan gibi doğal olmalı )
.Çıkardıkları sesler taklit edilmeli.
.Sen onu taklit edersen bir sonraki aşamada da o seni taklit edermiş.
. Çocuklar davranışları kısıtlandıkça o davranışa olan farkındalıkları artar ve istenmeyen davranış dahada artar.
. Çocuğun davranışlarına 3 şekilde tepki verilirmiş.
Uygun , uygun olmayan ve tepkisiz kalmaz
Çocuğun suya bu dediğini düşünelim çocuk buuu buuu diyor biz oğlum su istiyor (uygun olan)
Biz buuuu değil suuu demelisin ( uygun olmayan )
Biz hiç bir tepki vermeyip duymamazlıktan gelirsek (tepkisiz kalmak) bu davranış şeklini çocuğun kalkıp suyu alabileceğine emin olursak uygulamalıyız.
. Düzenli olarak hedeflerimize bir kelime koymalıyız. Mesela araba. Yolda giderken arabayı vurgulamalı , arabayla ilgili aktivitelerde bulunmayız. Ama sözcük bonbardımanına tutmamalıyız.
. Paralel eğitim diyede bişi varmış. Eminim çoğumuz uyguluyoruzdur. Şimdi yemek iyoruz, Oğlum su içiyor...
Yaptığı aktiviteyi adlandırmak burada onun yaptıklarını anlatabileceğimiz gibi kendi yaptıklarımıza anlatabiliriz.
. Cümlelere HAYIR la asla başlamamalıyız.
. Çocuğumuz kendi kendine yeterli olduğu anda ona model olmayı bırakmalıyız.
. Ard arda sorular sunma
. En önemli etkileşim kitap okumak mış bide.
Notlarım kısa kısa oldu biraz umarım işinize yarar.
İyiki gitmişim dedim. Eğitimde gösterdikleri kimi videolarda kendimi gördüm. Kendime biraz eleştiri yaptım. Galiba bende bir telaş içindeyim. Zaman çok çabuk geçiyor ve yapması gerek çok şey var oğlumun galiba ne kadar inkar etsemde bu beni strese sokuyor.
Oğlumu bide bonbardımana soktuğumu farketdim. Evet devamlı konuşuyorum onunla sorular soruyorum ama cevap veremez diye yeni sorular soruyorum.
Artık çok taklit etmiyorum onu o beni taklit etsin diye ama meğer ben onu taklit edersem o beni taklit edermiş....
Bunlar benim payıma düşenler.
Umarım sizin payınıza da bişiler düşürecek kadar bir yazı olmuştur ...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
merhabalar,ben oğlumun ilk serebral palsi teşhisini duyduğum,anlamaya çalıştığım ve bocaladığım zamanda giresuna yrd.doç.dr. levent yaycı adında bir psikolog gelmiş ve çocuklarımıza nasıl eğitim verilmesi gerektiğini anlatan bir seminer düzenlemişti.ben de gittim.sağlıklı çocuklar üzerinde anlatıyordu.çok beğendim.sonuna kadar bekledim,teşekkür ederken durumumu anlattım ve nasıl bir karmaşa içinde oğlum için ne yapabileceğimi sordum.telefonumu aldı ve görüşmeye çağırdı.istanbulda ki sabancı vakfında da çalıştığından beni ve psikolojimizi adeta çözmüştü.bize küçük adımlar erken eğitim seti adlı kitapları almamızı ve çocuk hangi şeyi öğrenebiliyorsa onu nasıl öğretmemiz gerektiğini anlattı.ona çook teşekkür ediyoruz gerçekten.bize kalsa sadece fizik tedaviye yönelirdik.neyi öğrenebildiğini çözemezdik.sizin yazılarınız da bana bir psikoterapi gibi geliyor.inanın:))kendinize iyi bakın.nuray ve kerem
YanıtlaSilMerhaba...Levent hocanın adını duymuştum çok memnundu onlarda sizin gibi...
SilKüçük adımlar kitaplarından memnun kaldınızmı bu arada?
Ufacık bile bir katkım oluyorsa ne mutlu bana
sevgiler
merhaba,ben küçük adımlar kitaplarından memnunum.sadece orada söylenildiği gibi yaşa göre gidemiyoruz.yani biraz geriden takip ediyoruz ve 1 madde olmadımı ona takılmayıp diğer maddeye geçiyoruz.yani en azından bir şeyler yapmaya çalışıyoruz...kendinize iyi bakın.nuray ve kerem
YanıtlaSilbende seviyorum küçük adımları ama belli bir süre o kadar çok şeyde takılıyorsun ki ilerlemeyince bırakıveriyorsun...
Silen önemli şeyi yapıyorsunuz aslında çabalayarak...
sevgiler
Iyiki varsinn canimm gitmis kadar oldum benimde israrci yonlerim cokk ve dikkat etmem gerekenleri cokk iyi anladim seni cok seviyorum güzel anne
YanıtlaSilteşekkür ederim...
Silbende sizi çok seviyorum...
sağlıklı günler